Hz. Muhammed'in (sav) Allah (cc) ile Akılalmaz Namaz Konuşması - [Namaz Vakitleri 5] - 5 Vakit | 4K
Namaz ne zaman 5 vakit oldu? Allah'ın namaz vakitlerine gizlediği sırrı duyunca hayret edeceksiniz. Yorgun ve Kırık kalplere bu namaz sohbeti iyi gelecek. #namaz #namazvakitleri #5vakit Namaz Vakitleri Serisi İçin Tıklayın; https://youtube.com/playlist?list=PLIbMQVUKxl0TbuWtbKUCJMwAZoUoDJJD2 Hayırlara vesile olmak , daha fazla insanlara ulaşabilmek için "KATIL" butonu ile aşağıdaki linkten bize destek olabilirsiniz https://www.youtube.com/channel/UCaDpCyQiDfjLJ5jTmzZz7ZA/join Facebook ; https://ift.tt/0dgojVs Twitter ; https://twitter.com/mehmedimyldz?lang=tr İnstagram ; https://ift.tt/QM7TyUk Bize Ulaşın: Yurtiçi ve yurtdışından iletişim için; +90 (530) 913 82 22 +90 (537) 356 75 55 hayalhanemmersin@gmail.com 00:00 Giriş 00:08 Namazın farz oluşu 01:12 5 Vakit namaz neden ayrı ayrı vakitlerdedir? 06:12 Risale-i Nur bölümü 08:13 Ruhun ihtiyaçlarını dünya karşılayamaz 14:36 Sonsuz arzulara nasıl ulaşılacak? 15:22 Fecr (Sabah) vakti 19:40 Sonsuz sevme sıfır istek 21:28 Zuhr (Öğle) vakti 24:05 Ceset ve ruh 32:31 Asr (İkindi) vakti 41:42 Mağrib (Akşam) vakti 48:32 İşa (Yatsı) vakti Risale-i Nur Bölümü; 9.Söz 5.Nükte Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte BEŞİNCİ NÜKTE İnsan fıtraten gayet zayıftır. Halbuki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder. Hem gayet âcizdir. Halbuki belâları ve düşmanları pek çoktur. Hem gayet fakirdir. Halbuki ihtiyâcâtı pek ziyadedir. Hem tembel ve iktidarsızdır. Halbuki hayatın tekâlifi gayet ağırdır. Hem insaniyet onu kâinatla alâkadar etmiştir. Halbuki sevdiği, ünsiyet ettiği şeylerin zevâl ve firakı, mütemadiyen onu incitiyor. Hem akıl ona yüksek maksatlar ve bâki meyveler gösteriyor. Halbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır. İşte, bu vaziyette bir ruh, fecir zamanında bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin dergâhına niyazla, namazla müracaat edip arzıhal etmek, tevfik ve medet istemek ne kadar elzem; ve peşindeki gündüz âleminde başına gelecek, beline yüklenecek işleri, vazifeleri tahammül için ne kadar lüzumlu bir nokta-i istinat olduğu bedâheten anlaşılır. Ve zuhr zamanında -ki o zaman gündüzün kemâli ve zevâle meyli ve yevmî işlerin âvân-ı tekemmülü ve meşâğilin tazyikinden muvakkat bir istirahat zamanı ve fâni dünyanın bekàsız ve ağır işlerin verdiği gaflet ve sersemlikten ruhun teneffüse ihtiyaç vakti ve in'âmât-ı İlâhiyenin tezahür ettiği bir andır- ruh-u beşer o tazyikten kurtulup, o gafletten sıyrılıp, o mânâsız ve bekàsız şeylerden çıkıp, Kayyûm-u Bâkî olan Mün'im-i Hakikînin dergâhına gidip el bağlayarak, yekûn nimetlerine şükür ve hamd edip ve istiâne etmek ve celâl ve azametine karşı rükû ile aczini izhar etmek ve kemâl-i bîzevâline ve cemâl-i bîmisâline karşı secde edip hayret ve muhabbet ve mahviyetini ilân etmek demek olan zuhr namazını kılmak ne kadar güzel, ne kadar hoş, ne kadar lâzım ve münasip olduğunu anlamayan insan, insan değil... Asr vaktinde ki, o vakit hem güz mevsim-i hazinanesini ve ihtiyarlık halet-i mahzunânesini ve âhir zaman mevsim-i elîmânesini andırır ve hatırlattırır. Hem yevmî işlerin neticelenmesi zamanı, hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selâmet ve hayırlı hizmet gibi niam-ı İlâhiyenin bir yekûn-u azîm teşkil ettiği zamanı, hem o koca güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve herşey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamanıdır. Şimdi, ebediyeti isteyen ve ebed için halk olunan ve ihsana karşı perestiş eden ve firaktan müteellim olan ruh-u insan, kalkıp, abdest alıp, şu asr vaktinde ikindi namazını kılmak için Kadîm-i Bâkî ve Kayyûm-u Sermedînin dergâh-ı Samedâniyesine arz-ı münacat ederek, zevâlsiz ve nihayetsiz rahmetinin iltifatına iltica edip, hesapsız nimetlerine karşı şükür ve hamd ederek, izzet-i Rububiyetine karşı zelilâne rükûa gidip, sermediyet-i Ulûhiyetine karşı mahviyetkârâne secde ederek, hakikî bir teselli-i kalp, bir rahat-ı ruh bulup huzur-u kibriyâsında kemerbeste-i ubûdiyet olmak demek olan asr namazını kılmak ne kadar ulvî bir vazife, ne kadar münasip bir hizmet, ne kadar yerinde bir borc-u fıtrat eda etmek, belki gayet hoş bir saadet elde etmek olduğunu, insan olan anlar. Mağrib vaktinde ki, o zaman hem kışın başlamasında yaz ve güz âleminin nazenin ve güzel mahlûkatının vedâ-yı hazinânesi içinde gurub etmesinin zamanını andırır. Hem insanın vefatıyla bütün sevdiklerinden bir firâk-ı elîmâne içinde ayrılıp kabre girmek zamanını hatırlatır. Hem dünyanın zelzele-i sekerat içinde vefatıyla, bütün sekenesi başka âlemlere göçmesi ve bu dar-ı imtihan lâmbasının söndürülmesi zamanını andırır, hatırlatır ve zevâlde gurub eden mahbuplara perestiş edenleri şiddetle ikaz eder bir vakittir.
Eklenme Tarihi: April 22, 2022 at 05:03PM
Kaynak:https://youtu.be/EPfH2ZAWiI0
Namaz ne zaman 5 vakit oldu? Allah'ın namaz vakitlerine gizlediği sırrı duyunca hayret edeceksiniz. Yorgun ve Kırık kalplere bu namaz sohbeti iyi gelecek. #namaz #namazvakitleri #5vakit Namaz Vakitleri Serisi İçin Tıklayın; https://youtube.com/playlist?list=PLIbMQVUKxl0TbuWtbKUCJMwAZoUoDJJD2 Hayırlara vesile olmak , daha fazla insanlara ulaşabilmek için "KATIL" butonu ile aşağıdaki linkten bize destek olabilirsiniz https://www.youtube.com/channel/UCaDpCyQiDfjLJ5jTmzZz7ZA/join Facebook ; https://ift.tt/0dgojVs Twitter ; https://twitter.com/mehmedimyldz?lang=tr İnstagram ; https://ift.tt/QM7TyUk Bize Ulaşın: Yurtiçi ve yurtdışından iletişim için; +90 (530) 913 82 22 +90 (537) 356 75 55 hayalhanemmersin@gmail.com 00:00 Giriş 00:08 Namazın farz oluşu 01:12 5 Vakit namaz neden ayrı ayrı vakitlerdedir? 06:12 Risale-i Nur bölümü 08:13 Ruhun ihtiyaçlarını dünya karşılayamaz 14:36 Sonsuz arzulara nasıl ulaşılacak? 15:22 Fecr (Sabah) vakti 19:40 Sonsuz sevme sıfır istek 21:28 Zuhr (Öğle) vakti 24:05 Ceset ve ruh 32:31 Asr (İkindi) vakti 41:42 Mağrib (Akşam) vakti 48:32 İşa (Yatsı) vakti Risale-i Nur Bölümü; 9.Söz 5.Nükte Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte BEŞİNCİ NÜKTE İnsan fıtraten gayet zayıftır. Halbuki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder. Hem gayet âcizdir. Halbuki belâları ve düşmanları pek çoktur. Hem gayet fakirdir. Halbuki ihtiyâcâtı pek ziyadedir. Hem tembel ve iktidarsızdır. Halbuki hayatın tekâlifi gayet ağırdır. Hem insaniyet onu kâinatla alâkadar etmiştir. Halbuki sevdiği, ünsiyet ettiği şeylerin zevâl ve firakı, mütemadiyen onu incitiyor. Hem akıl ona yüksek maksatlar ve bâki meyveler gösteriyor. Halbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır. İşte, bu vaziyette bir ruh, fecir zamanında bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin dergâhına niyazla, namazla müracaat edip arzıhal etmek, tevfik ve medet istemek ne kadar elzem; ve peşindeki gündüz âleminde başına gelecek, beline yüklenecek işleri, vazifeleri tahammül için ne kadar lüzumlu bir nokta-i istinat olduğu bedâheten anlaşılır. Ve zuhr zamanında -ki o zaman gündüzün kemâli ve zevâle meyli ve yevmî işlerin âvân-ı tekemmülü ve meşâğilin tazyikinden muvakkat bir istirahat zamanı ve fâni dünyanın bekàsız ve ağır işlerin verdiği gaflet ve sersemlikten ruhun teneffüse ihtiyaç vakti ve in'âmât-ı İlâhiyenin tezahür ettiği bir andır- ruh-u beşer o tazyikten kurtulup, o gafletten sıyrılıp, o mânâsız ve bekàsız şeylerden çıkıp, Kayyûm-u Bâkî olan Mün'im-i Hakikînin dergâhına gidip el bağlayarak, yekûn nimetlerine şükür ve hamd edip ve istiâne etmek ve celâl ve azametine karşı rükû ile aczini izhar etmek ve kemâl-i bîzevâline ve cemâl-i bîmisâline karşı secde edip hayret ve muhabbet ve mahviyetini ilân etmek demek olan zuhr namazını kılmak ne kadar güzel, ne kadar hoş, ne kadar lâzım ve münasip olduğunu anlamayan insan, insan değil... Asr vaktinde ki, o vakit hem güz mevsim-i hazinanesini ve ihtiyarlık halet-i mahzunânesini ve âhir zaman mevsim-i elîmânesini andırır ve hatırlattırır. Hem yevmî işlerin neticelenmesi zamanı, hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selâmet ve hayırlı hizmet gibi niam-ı İlâhiyenin bir yekûn-u azîm teşkil ettiği zamanı, hem o koca güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve herşey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamanıdır. Şimdi, ebediyeti isteyen ve ebed için halk olunan ve ihsana karşı perestiş eden ve firaktan müteellim olan ruh-u insan, kalkıp, abdest alıp, şu asr vaktinde ikindi namazını kılmak için Kadîm-i Bâkî ve Kayyûm-u Sermedînin dergâh-ı Samedâniyesine arz-ı münacat ederek, zevâlsiz ve nihayetsiz rahmetinin iltifatına iltica edip, hesapsız nimetlerine karşı şükür ve hamd ederek, izzet-i Rububiyetine karşı zelilâne rükûa gidip, sermediyet-i Ulûhiyetine karşı mahviyetkârâne secde ederek, hakikî bir teselli-i kalp, bir rahat-ı ruh bulup huzur-u kibriyâsında kemerbeste-i ubûdiyet olmak demek olan asr namazını kılmak ne kadar ulvî bir vazife, ne kadar münasip bir hizmet, ne kadar yerinde bir borc-u fıtrat eda etmek, belki gayet hoş bir saadet elde etmek olduğunu, insan olan anlar. Mağrib vaktinde ki, o zaman hem kışın başlamasında yaz ve güz âleminin nazenin ve güzel mahlûkatının vedâ-yı hazinânesi içinde gurub etmesinin zamanını andırır. Hem insanın vefatıyla bütün sevdiklerinden bir firâk-ı elîmâne içinde ayrılıp kabre girmek zamanını hatırlatır. Hem dünyanın zelzele-i sekerat içinde vefatıyla, bütün sekenesi başka âlemlere göçmesi ve bu dar-ı imtihan lâmbasının söndürülmesi zamanını andırır, hatırlatır ve zevâlde gurub eden mahbuplara perestiş edenleri şiddetle ikaz eder bir vakittir.
Eklenme Tarihi: April 22, 2022 at 05:03PM
Kaynak:https://youtu.be/EPfH2ZAWiI0
Tags
Hayalhanem