Birisinin Seni Gerçekten Sevdiğini Buradan Anlarsın - [İhlas 4 - Halîliye - Hıllet] | Mehmet Yıldız - Hayalhanem

Birisinin Seni Gerçekten Sevdiğini Buradan Anlarsın - [İhlas 4 - Halîliye - Hıllet] | Mehmet Yıldız

Allah'ın bizden istediği kardeş olma şekli nasıldır? Kardeşlik nasıl olmalıdır? Kardeşlikteki ihlas sırrı nedir ve daha fazla sorularınızın cevabı bu videoda. Sonuna kadar izlemeyi unutmayın. İyi seyirler... #kardeşlerim #dost #sevgi 00:00 Giriş 00:40 İhlasın Sırrı Uhuvvettir 05:10 Allah İçin Sevebilmek Ne Demektir? 06:16 Îsar Ruhu 11:01 Kardeşlik Bekliyoruz Ama Kardeş Olmuyoruz 12:00 Kardeşliği Yıkan Şeyler Nelerdir? 15:57 İman Problemi Kardeşlik Probleminden Kaynaklanıyor 17:27 Şeytanın En Büyük Yatırımı Kardeşliği Katletmektir 22:55 Meslek ve Meşrebi Din Gibi Algılamak 24:54 Boş Kalan İnsanı Şeytan Oyalar 27:41 İhlas Risalesi Dördüncü Düstur İhlas Video serisi için tıklayın; https://youtube.com/playlist?list=PLIbMQVUKxl0RLYOF6YDbLyEORlm0OAEaN Hayırlara vesile olmak , daha fazla insanlara ulaşabilmek için "KATIL" butonu ile aşağıdaki linkten bize destek olabilirsiniz https://www.youtube.com/channel/UCaDpCyQiDfjLJ5jTmzZz7ZA/join Facebook ; https://ift.tt/fD7JdQA Twitter ; https://twitter.com/mehmedimyldz?lang=tr İnstagram ; https://ift.tt/iEfFszg Bize Ulaşın: Yurtiçi ve yurtdışından iletişim için; +90 (530) 913 82 22 +90 (537) 441 61 66 hayalhanemmersin@gmail.com Risale-i Nur'da Geçen Bölüm: 21.LEM'A İHLAS RİSALESİ / DÖRDÜNCÜ DÜSTURUNUZ Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihar etmektir. Ehl-i tasavvufun mâbeyninde fenâ fi'ş-şeyh, fenâ fi'r-resul ıstılahatı var. Ben sufî değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte fenâ fi'l-ihvân suretinde güzel bir düsturdur. Kardeşler arasında buna tefânî denilir. Yani, birbirinde fâni olmaktır. Yani, kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyat ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır. Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlât, şeyh ile mürid mâbeynindeki vasıta değildir. Belki hakikî kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder. Bu hılletin üssü'l-esası, samimî ihlâstır. Samimî ihlâsı kıran adam, bu hılletin gayet yüksek kulesinin başından sukut eder. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var; ortada tutunacak yer bulamaz. Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i kübrâ-yı Kur'âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var. İnşaallah, Risale-i Nur yoluyla Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın daire-i kudsiyesine girenler, daima nura, ihlâsa, imana kuvvet verecekler ve öyle çukurlara sukut etmeyeceklerdir. Ey hizmet-i Kur'âniyede arkadaşlarım! İhlâsı kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir. Evet, ihlâsı zedeleyen ve riyâya ve dünyaya sevk eden tûl-i emel olduğu gibi, riyâdan nefret veren ve ihlâsı kazandıran, rabıta-i mevttir. Yani, ölümünü düşünüp, dünyanın fâni olduğunu mülâhaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmaktır. Evet, ehl-i tarikat ve ehl-i hakikat, Kur'ân-ı Hakîmin كُلُّ نَفْسٍ ذَۤائِقَةُ الْمَوْتِ 1 اِنَّكَ مَيِّتٌ وَاِنَّهُمْ مَيِّتُونَ 2 gibi âyetlerinden aldığı dersle, rabıta-i mevti sülûklarında esas tutmuşlar; tûl-i emelin menşei olan tevehhüm-ü ebediyeti o rabıta ile izale etmişler. Onlar farazî ve hayalî bir surette kendilerini ölmüş tasavvur ve tahayyül edip ve yıkanıyor, kabre konuyor farz edip, düşüne düşüne, nefs-i emmâre o tahayyül ve tasavvurdan müteessir olup, uzun emellerinden bir derece vazgeçer. Bu rabıtanın fevâidi pek çoktur. Hadiste اَكْثِرُوا ذِكْرَ هَادِمِ اللَّذَّاتِ 1 (ev kemâ kàl) yani, "Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz" diye bu rabıtayı ders veriyor. Fakat mesleğimiz tarikat olmadığı, belki hakikat olduğu için, bu rabıtayı, ehl-i tarikat gibi farazî ve hayalî suretinde yapmaya mecbur değiliz. Hem meslek-i hakikate uygun gelmiyor. Belki, âkıbeti düşünmek suretinde müstakbeli zaman-ı hazıra getirmek değil, belki hakikat noktasında zaman-ı hazırdan istikbale fikren gitmek, nazaran bakmaktır. Evet, hiç hayale, faraza lüzum kalmadan, bu kısa ömür ağacının başındaki tek meyvesi olan kendi cenazesine bakabilir. Onunla yalnız kendi şahsının mevtini gördüğü gibi, bir parça öbür tarafa gitse asrının ölümünü de görür; daha bir parça öbür tarafa gitse dünyanın ölümünü de müşahede eder, ihlâs-ı etemme yol açar. İkinci sebep, iman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i Sânii netice veren masnuattaki tefekkür-ü imanîden gelen lemeât ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahîmin hazır, nâzır olduğunu düşünüp, Ondan başkasının teveccühünü aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmekle o riyâdan kurtulup ihlâsı kazanır.
Eklenme Tarihi: April 8, 2023 at 05:00PM
Kaynak:https://youtu.be/MuuLLkX5aEU

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski